Kalın Bağırsak Poliplerinin Tipleri ve Patolojik Değerlendirilmesi
İçindekiler
- Kalın Bağırsakta Görülen Polip Tipleri
- Adenomatöz Polip
- Hiperplastik Polip
- Karsinoid Polip
- İnflamatuar Polip (Yalancı Polip)
- Hamartomatöz Polip
- Diğer Polipler
- Patoloji Raporunda Karşılaşılabilecek Bazı Terimler
- Displazi
- Karsinoma in-situ (İn-situ kanser)
- Diferansiasyon Derecesi (Farklılaşma Derecesi)
- Lokal invazyon
- Lenfatik invazyon
- Cerrahi sınır
Polip bağırsak boşluğu içine doğru kabarıklık oluşturarak büyüyen tümör kitlesidir. Bir sapla bağırsak duvarına tutunabileceği gibi (saplı), sap içermeyip geniş bir taban ile bağırsak duvarına (sesil) tutunabilirler. Polipler genel olarak kanserleşme potansiyeli olanlar (neoplastik) ve olmayanlar (non-neoplastik) şeklinde sınıflandırılır. Bir polipin bu gruplardan hangisinde yer aldığının belirlenebilmesi ancak patoloji incelemesi ile mümkündür. Bu nedenle pratik olarak görülen her polipin çıkarılması ve patoloji incelemesinin yapılması gerekir. Büyük ve sapsız poliplerde, üzerinde kanama ve düzensizlik olanlarda ve birden fazlasının bir arada bulunduğu durumlarda kanserleşme potansiyeli artmaktadır. Fakat bunu kesin söyleyebilmek için patolojik inceleme şarttır.
Kalın Bağırsakta Polip
Kalın Bağırsakta Görülen Polip Tipleri
Adenomatöz Polip
Kanserleşme potansiyeli olan poliplerin başında adenomatöz polipler gelir. Bunların görülme oranı 40 yaş altında % 20-30 oranında iken, 60 yaş sonrası % 40-50’ye çıkar. Hastada belirgin bir şikayet oluşturmazlar. Adenomatöz poliplerin kanserleşeceği kesin değildir, ancak kalın bağırsak kanserleri % 90’ın üzerinde bir oranla adenomatöz polip zemininde geliştiğinden, bunların tam olarak çıkartıldığından emin olunması gerekir.
Adenomatöz polipler mikroskop altında görülen morfolojik (biçimsel) özelliklerine göre 3 tipte olabilir.
- Tübüler adenom
- Tübülovillöz adenom
- Villöz adenom
Bunlar içinde kanserleşme potansiyeli en fazla olan villöz adenomdur.
Patoloji incelemesinde polipin hangi tipte olduğu, kanserleşme gösterip göstermediği, “displazi” olarak isimlendirilen kanser öncülü olabilecek hücresel değişiklikleri içerip içermediği, polipin tam olarak çıkartılıp çıkartılamadığı değerlendirilir.
Örneğin patoloji raporunda sadece tubuler adenom, tubulovillöz adenom, villöz adenom veya adenomatöz polip şeklinde tanı varsa bu polipte kanserleşme veya displazi olmadığı anlamına gelir. Kanserleşme veya displazi gelişimi varsa patoloji raporunda açıkça belirtilir ve bunların varlığı durumunda mutlaka polip tabanında bu değişikliklerin devam edip etmediği yönünde bilgi yer almalıdır. Polip tabanında bu değişikliklerin devam etmediğinin görülmesi halinde kanser veya displazi olarak tanımlanan alanın tam olarak çıkartıldığı düşünülebilir.
Hiperplastik Polip
Kolonda en sık görülen polip tipi hiperplastik poliplerdir. Bunlar ileri yaşlarda yapılan kolonoskopi (endoskopi - sigmoidoskopi) incelemelerinde sık olarak karşılaşılan ancak tüm yaş gruplarında görülebilen poliplerdir. Genellikle en sık sol kolon, inen kolon ve rektumda görülür ve genellikle 0.5cm’den küçük boyuttadır. Bunların genel olarak kanserleşme potansiyeli taşımadığı kabul edilir. Çok nadir olarak hiperplastik polip zemininde kanserleşme görülebilir.
Karsinoid Polip
Kalın bağırsakta çok sık olarak bulunmamakla birlikte en sık rektumda görülürler. Bu tip poliplerde polibin büyüklüğü artıkça kanserleşme potansiyeli de artmaktadır. Polipin çıkarılmasından sonra yapılan patolojik inceleme kanserleşme potansiyeli hakkında bilgi verir.
İnflamatuar Polip (Yalancı Polip)
Bu polipler sıklıkla uzun süreli Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi barsak hastalığı olanlarda görülür. Bu gruba giren poliplerin çoğu küçük ve sapsızdır; fakat bazıları bağırsak tıkanıklığına (obstrüksiyonuna) yol açabilecek kadar çok sayıda veya büyük boyutta olabilirler.
Hamartomatöz Polip
Kanserleşme potansiyelinin çok nadir olduğu poliplerdir. Ancak “Cowden Sendromu”, “Peutz Jeghers Sendromu”, “Cronchite-Canada Sendromu” gibi çeşitli sendromlarla birlikteliği olup, beraberinde başka organlara ait kanserler görülebilmesi açısından önemlidir. Bu açıdan hastanın detaylı bir incelemeye alınması gerekir.
Diğer Polipler
Yukarıdakilere ek olarak juvenil polip, psodopolip gibi başka poliplerde vardır.
Patoloji Raporunda Karşılaşılabilecek Bazı Terimler
İyi bir patoloji raporu için kolonoskopi ve polip çıkarılma (polipektomi işlemini) yapan doktorun doldurduğu patoloji istem notu çok önem taşımaktadır. Patoloji doktoru istem kağıdında yazılan bilgi ile kendisine gönderilen dokuları değerlendireceği için bu istem notunun çok dikkatli doldurulması gerekir. Polip çıkarma işlemini yapan doktorun hastanın yaşını, cinsini, şikayetlerini, varsa radyolojik bilgilerini, polipi nereden aldığını, tamamını çıkarıp çıkarmadığını, sadece polipten bir örnek mi almış yoksa hepsini çıkartmış mı, bütün bu bilgileri istem kağıdında belirtmesi gerekir. Bu bilgiler ışığında patolojiyi değerlendiren doktorun iyi bir rapor hazırlaması mümkün olacaktır.
Raporda çıkarılan polibin tipi ve davranış şekli patolojik inceleme ile belli olur. Patoloji doktoru makroskopik ve mikroskobik incelemeler sonunda polibin iyi veya kötü huylu (habis - malign) olduğunu rapor edebilir. Patoloji raporunda polipin bağırsağın neresinden alındığı, tamamının çıkarılıp çıkarılmadığı, polipi oluşturan hücre yapısı ve varsa kanserleşme olup olmadığı, kanserin yayılması rapor edilir. Bu nedenle patoloji raporlarında bazen farklı terimler kullanılabilir. Şimdi kısaca bunlardan bahsedilecektir.
Displazi
Hücrelerde kanser gelişmeden önce meydana gelen öncü değişikliklerdir. Displazi hücrenin görünüşüne göre derecelendirilir. Hafif displazide, hücre normal hücreye daha çok benzer iken, ağır displazide hücrede kanser hücresini anımsatan değişiklikler izlenir.
Karsinoma in-situ (İn-situ kanser)
Kanser hücresi görünümü almış hücrelerin henüz sınırlı kaldığı, hücreler arası “stroma” olarak isimlendirilen destek bağ dokusuna yayılım göstermediği durumdaki tümörler “karsinoma in-situ” olarak tanımlanır. Bu evrede teşhis edilen kanserlerde tam iyileşme (şifa) şansı yüksektir.
Diferansiasyon Derecesi (Farklılaşma Derecesi)
Tümörün köken aldığı hücreye, dokuya benzerlik derecesidir. Genel olarak iyi huylu tümörler köken aldıkları dokuya benzerlik gösterirler ve iyi differansiye tümörlerdir. Kötü huylu tümörlerde ise diferansiasyon değişkendir. Köken aldığı dokuya benzerliği düşük olan kötü diferansiye tümörlerde daha hızlı yayılma potansiyeli beklenir.
Lokal invazyon
Tümörün bulunduğu bölgede sınırlı kalmayıp, komşu dokulara ve organlara yayılım göstermesi anlamına gelir. Kötü huylu tümörlerin özelliğidir. Kötü huylu tümörler çevre dokulara yayılım (invazyon) göstererek onlarda harabiyete yol açarlar. Bu nedenle cerrahi yolla tedavi uygulanırken, çevrelerinde belirli bir miktar normal doku ile birlikte çıkartılmaları gerekir.
Lenfatik invazyon
Lenfatik invazyon tümörün lenf sistemine geçişini gösteren bir ifadedir. Bazen tümör lenfatik invazyon göstermiş olmasına karşın henüz lenf bezlerine (düğümlerine) ulaşmamış olabilir.
Cerrahi sınır
Çıkarılan polibin çevre sınırında hastalığın devem edip etmediğinin belirtilmesi çok önemlidir. Buna göre ek bir işlem yapılıp yapılmayacağına karar verilebilir.