Kolon Kanserine Karşı Doğal Koruyucu: NAR
Sindirim sistemi, alınan besinlerin vücudumuzla ilk etkileşime girdiği yerdir. Vücudun en önemli bölümlerinden biri olan sindirim sisteminin en büyük bölümünüyse bağırsaklar oluşturmaktadır. Bağırsaklar, sadece bir gıda işleme merkezi değil, vücudun, beyinden sonraki ana kontrol mekanizmasıdır.
Bağırsak kanseri, günümüzde dünyada en çok rastlanılan üçüncü kanser tipidir.
Bu durum bireyin bağırsak sağlığına yeterince dikkat etmediği, kontrollerini zamanında ve doğru yöntemlerle yaptırmadını gösteren önemli bir detaydır.
Bağırsak sağlığı için doğal koruyucu. Nar!
Nar’ın Mö. 3500 yıllarından itibaren yetiştirildiği bilinmektedir. İran ve Kuzey Hindistan’dan, Himalayalar’a uzana coğrafyaya özgü bir bitki olarak nitelendirilen nar, bütün Akdeniz ülkelerinde de yetişir. Nar’ın M.Ö.2500’lerde Suriye ve Kıbrıs’a, M.Ö. 1500-1200’lerde Yunanistan, İtalya ve Kartaca’ya yayıldığı düşünülüyor.
Birçok kültür tarafından dünyanın ilk meyvesi olarak kabul edilen Nar, eşsiz özellikleriyle uygarlıklara yön verdiği kabul edilmektedir.
Mitolojide de pek çok hikâyede karşımıza çıkan nar, birçok öğretiyi de içinde barındırır. Nar, Yunan mitolojisinde tanrıça Hera'ya adanmış bir meyvedir. Nar, Persephone'nin ölüler ülkesine kaçırılması mitinde de önemli bir sembol olarak yer almaktadır.
Günümüzde, Narın lezzetli ve sağlıklı bir meyve olmasının yanında, sindirim sistemi sağlığı için de oldukça faydalı olduğuna dair bulgular mevcuttur. Nar meyvesinde fazlasıyla bulunan Ürolitin A maddesi, kolorektal kanser üzerinde oldukça etkilidir.
Ürolitin A, alınan besinlerin bağırsak florasında bulunan yararlı bakteriler (Probiyotikler) tarafından parçalanması ile üretilmektedir. Bu besinlerin en önemlilerinden biri de ülkemizde olukça sevilen ve üretilen Nar'dır.
Araştırmalar, narın vücutta parçalanması ile ortaya çıkan
Bunun yanında, bağışıklık sistemini düzenleyen hücrelerin harekete geçirilmesi, vücutta enflamasyon oluşumuna neden olan hücrelerin baskılamasıyla, bağışıklık sistemine büyük bir katkıda bulunduğu gözlenmiştir.
Araştırmacılar, Ürolitin A'nın denek farelerde tümör büyümesini sınırladığını ve immünoterapi ile sinerjistik olarak hareket ettiğini keşfetmişlerdir.