Anestezi
İçindekiler
- Anestezi Nedir?
- Kaç Tip Anestezi Yöntemi Vardır?
- Anestezi Tipine Nasıl Karar Verilir?
- Anestezi Nasıl Etki Eder?
- Genel Anestezi
- Bölgesel Anestezi (Rejyonel)
- Yerel Anestezi (Lokal)
- Sedasyon
- Anestezinin Yan Etkileri ve Riskleri Nelerdir?
- Anestezi Öncesi Değerlendirme
- Anestezi Öncesi
- Anestezi Sonrası İlk 24 Saat
Anestezi Nedir?
Anestezi duyarsızlık, hissizlik, duyuların geçici olarak kalkması anlamına gelmektedir. Halk arasında “Genel Anestezi” deyimi yerine "Narkoz" da kullanılmaktadır. Narkoz, anestezi ile eş anlamlı gibi görülüyor olsa da, tam bilinç kaybı olmadan, duyarlılığın ileri derecede ortadan kalkmasıyla oluşan belirgin uyuşma halidir. Herhangi bir cerrahi (ameliyat) veya girişimsel işlem (örneğin endoskopi) uygulanacak tüm hastalar değişik anestezi yöntemlerinden birine ihtiyaç duyacaklardır.
Kaç Tip Anestezi Yöntemi Vardır?
Anestezi dört kategoriye ayrılır;
- Genel anestezi
- Bölgesel anestezi
- Lokal anestezi
- Sedasyon
Anestezi Tipine Nasıl Karar Verilir?
Uygulanacak anestezi şeklini belirlerken hastanın yaşı, sağlık durumu, yapılacak ameliyatın veya işlemin tipi ve özellikleri gibi faktörler göz önüne alınır. Hastanın kişisel tercihi de önemlidir.
Anestezi Nasıl Etki Eder?
Tüm anestezi tipleri çeşitli seviyelerde sinir sistemini baskılayarak (deprese ederek) ağrının hissedilmesini engeller. Lokal anestezi sadece uygulandığı alandaki sinir hücrelerini baskılayarak ağrı duyusunun iletilmesini önler. Bölgesel anestezi vücudun belirli bölgelerini uyaran sinir dallarını, genel anestezi ise beyindeki sinir hücrelerini etkiler.
Anestezinin tipi ne olursa olsun, etkilediği alandaki sinir sistemi üzerindeki etkisi, kullanılan ilacın etki süresi ile sınırlıdır. Sinir sistemi ve hücreleri üzerinde kalıcı bir etkisi yoktur.
Genel Anestezi
Genel anestezide kullanılan ilaçların beyin korteksini etkilemesi sonucu bilinç tamamen kaybolur. Bu sırada hasta;
- Çevresinde olanların farkına varamaz
- Ağrı duymaz
- Hareket edemez
- Anestezi aldığı süre içinde yaşananları hatırlayamaz
Genel anestezi uygulamasına damar içine verilen anestezik ilaçlarla başlanır. Hasta uyuduktan sonra nefes borusuna yerleştirilen bir boru aracılığıyla hastanın solunum fonksiyonları anestezi cihazı tarafından sağlanır. Oksijen, hava ve anestezinin devamını sağlayan inhalasyon ajanları anestezi cihazı ile hastaya verilir. Ameliyat süresince anestezi uzmanı tarafından hastanın, kalp hızı, ritmi, kan basıncı, oksijen saturasyonu, solunumla aldığı oksijen ve anestezik ajan konsantrasyonu, çıkardığı karbondioksit ve anestezik ajan konsantrasyonu sürekli olarak izlenir.
Ameliyat bitiminde verilen ilaçlar kesilerek hastanın uyanması sağlanır. Bu arada ameliyat sonrası ağrıyı en aza indirmek için gerekli olan ağrı kesicilerde hastaya uygulanır.
Bölgesel Anestezi (Rejyonel)
Lokal anestezikler bir sinir çevresine veya spinal ve epidural anestezide olduğu gibi omurilik çevresine verilirler. Bu yöntemde de lokal anesteziklerin etkisi ile sinirsel iletim durdurulur ve hastanın ağrı duyması engellenir Hastanın bilinç düzeyini etkilemeden sadece vücudun belli bir bölgesi uyuşturulur. Bölgesel anestezi ile tek bir ayak, tek bir bacak, tek bir kol veya el uyuşturulabilir.
En yaygın olarak kullanılan iki yöntem spinal ve epidural anestezidir. Büyük sinir dallarının geçtiği omurilik bölgesinde sinir liflerinin yakınına lokal anestezik ilaç enjeksiyonu yapılarak uygulanır. Özellikle vücudun alt tarafındaki (göbek altı) operasyonlarda uygulanır. Epidural anestezide spinal anesteziden farklı olarak omurilik bölgesine plastik bir kateter yerleştirilir. Bu sayede anestezi süresi gerektiği kadar uzatılabilir. Ameliyat sonrası ağrıyı kontrol için gerekli ağrı kesiciler de bu kateterden verilebilir. Ağrısız doğum uygulamaları da epidural anestezi ile yapılmaktadır.
Spinal veya epidural anestezi sırasında hastanın ağrı duyusu tamamen ortadan kalkar. Bazı durumlarda ilacın etki süresi ile sınırlı olarak bacaklarda geçici kuvvet kaybı olabilir.
Yerel Anestezi (Lokal)
Girişim yapılacak bölgede cilt altına lokal anestezikler olarak adlandırılan maddelerin genelde enjeksiyon ile uygulanmasıdır. Bu sayede o bölgede sinirler duyarsız hale getirilerek ağrının algılanması engellenir.
Sedasyon
Hastada uyku hali oluşturarak rahatlatmasını ve sakinleşmesini sağlamak için kullanılır. Bilinç açıktır, geçici hafıza kaybı söz konusudur. Genellikle lokal ve bölgesel anesteziyi desteklemek amacıyla kullanılır. Buna ek olarak hastalara uygulanacak girişimsel yöntemlerden önce sedasyon uygulamaları gerek hastayı gerekse doktorun işini çok kolaylaştırır. Örneğin midenin veya kalın bağırsağın incelenmesinde kullanılan endoskopi yöntemleri sıklıkla sedasyon altında uygulanırlar.
Kolonoskopi
Anestezinin Yan Etkileri ve Riskleri Nelerdir?
Tüm tıbbi girişimler gibi anestezi uygulamaları da bir takım riskler içermektedirler. Her ne kadar anesteziye bağlı bir çok yan etki ve komplikasyon tanımlanmış olsa da bunların oldukça nadir görülmesi sevindiricidir. Özellikle teknolojik gelişmelere paralel olarak hasta güvenliğini artıracak yeni monitörizasyon yöntemlerinin kullanılması, daha güvenilir malzemelerle daha az yan etkili ilaçların geliştirilmesi ve bunları kullanabilecek eğitimli anestezi uzmanlarının sayısının artmasıyla birlikte son yıllarda anestezi uygulamaları çok daha güvenli bir hal almıştır.
Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen ne yazık ki ameliyat sırasında veya sonrasında; uygulanan cerrahi yönteme, kişinin sağlık durumuna ve kullanılan anestezi tekniğine bağlı olarak bir takım istenmeyen yan etkiler ve tehlikeli durumlar ortaya çıkabilmektedir. Hastaya bağlı risk faktörlerinin en önemlisi yaştır. Genellikle yaşla beraber anesteziye ait riskler artmaktadır. Yaşın yanı sıra, dolaşım, solunum veya sinir sistemine ait hastalıklar, şeker hastalığı gibi tüm vücudu etkileyebilen hastalıklar, tedavi amacıyla kullanılan ilaçlar veya reçetesiz de temin edilebilen bitkisel veya hayvansal kaynaklı tedavi ürünleri anestezi uygulamaları sırasında riski artırabilen faktörler olarak sayılabilirler.
Uygulanan anestezi yöntemine bağlı olarak riskler ve ortaya çıkabilecek ciddi problemler değişken olabilmektedir.
Lokal anestezi uygun doz ve uygulama halinde yan etkileri çok nadir olmakla birlikte yüksek dozlarda kullanılması veya yanlışlıkla damar içine uygulanması ile kalp ve sinir sistemi üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceği unutulmamalıdır.
Tüm rejyonel anestezi yöntemlerinde nadir olarak anestezi uygulanan bölgelerde geçici veya kalıcı duyu ve güç kaybı görülebilmektedir. Ayrıca girişim yerlerinde kanama ve enfeksiyon riski de mevcuttur.
Spinal ve epidural anestezi uygulamaları sırasında en sık görülen yan etki tansiyonun düşmesidir. Uygun dozda lokal anestezik kullanımı ve hastalara işlem öncesinde serum verilmesi ile bu durum önlenebilir. Ayrıca tansiyonda düşme olması halinde tedavi amacıyla kullanabilecek ilaçlar da mevcuttur.
Spinal anesteziye ait diğer bir komplikasyon olan baş ağrısı, epidural anestezi uygulaması sırasında işlemin uygun biçimde yapılamamasına bağlı olarak da görülebilir. Yatak istirahatı, bol miktarda serum verilmesi ve kafein içeren ağrı kesicilerin tatbiki ile tedavi edilebilir.
Ayrıca dirençli olan, yani bahsedilen tedavi yöntemlerine rağmen düzelmeyen baş ağrıları, hastanın kendi kanının epidural bölgeye verilmesi şeklinde uygulanan kan yaması yöntemiyle tedavi edilebilir.
Tüm bu yöntemlerde kullanılan lokal anestezik maddenin sistemik etkilerine bağlı olarak (yüksek miktarda kana karışması sonucu) kalp ritminde bozukluk, tansiyonda düşüklük ve sinir sitemini etkilenmesine bağlı olarak sara benzeri kasılma nöbetleri görülebilmektedir. Epidural ve spinal anesteziye bağlı olduğu düşünülen sinir felçleri günümüzde çok daha nadir görülür hale gelmişlerdir.
Genel anestezi uygulamaları sırasında lokal ve rejyonel anesteziye kıyasla daha çok yan etki ortaya çıkmaktaysa da bu yan etkiler kolaylıkla tedavi edilebilirler. En sık görülen yan etkiler bulantı, kusma, boğaz ağrısı, tansiyonda ve kalp ritminde değişiklikler, geçici şuur bulanıklığı olarak sıralanabilir. Bunlara ek olarak genel anestezi sırasında öksürük ve yutma gibi koruyucu reflekslerin ortadan kalkması sonucunda mide içeriğinin soluk borusuna kaçarak (aspirasyon) akciğerlerde hasara yol açması ihtimali vardır. Genel anestezi sırasında hastanın solunumunu devam ettirmek amacıyla soluk borusuna yerleştirilen tüp, mide içeriğinin akciğerlere ulaşmasını engellemektedir. Ayrıca tüm genel anestezi alacak hastalar aspirasyon ihtimalini ortadan kaldırmak amacıyla ameliyat öncesi belli bir süre aç kalmaları konusunda mutlaka uyarılırlar. Bunlara ek olarak aspirasyonu engellemek amacıyla kullanılan bazı manevralar da mevcuttur.
Kullanılan ilaçlara ve uygulanan işlemlere bağlı olarak kalp hızında artma veya azalma, ritim bozukluğu, kan basıncında artma veya azalma görülebilir. Genel anestezi sırasında en çok etkilenen sistemlerden birisi solunum sistemidir. Kullanılan ajanların çoğu solunum fonksiyonlarını baskılamaktadırlar. Ayrıca anestezi sırasında ve sonrasında solunum yollarında şişme ve daralmaya bağlı olarak solunum güçlüğü görülebilir. Tüm bu sayılan kalp ve solunum sistemi etkileri ancak gerekli tedbirler alınmadığında ve tedavisi yapılmadığında hayatı tehdit edici problemler olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Bunlara ek olarak şanssız bir şekilde genel anestezi altında kalp krizi, inme gibi ciddi ve tedavisi zor problemlerle de karşılaşılmaktadır. Sonuçları çok ciddi olabilecek bu komplikasyonların görülmesi sıklığı ameliyat öncesi iyi bir anestezik değerlendirme ve ameliyat sırasında uygun yöntemlerin seçilmesiyle en aza indirilebilmektedir.
Çok nadir görülse de, özellikle kullanılan anestezik gazların ortaya çıkarttığı düşünülen “malign hipertermi” tablosu halen anestezistlerin korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Ciddi ve ölümcül olabilen bu durumdan şüphelenilmesi halinde kas biyopsileri ile tanı koymak söz konusudur. Malign hipertermi şüphesi olan hastalarda anestezi sırasında tetikleyici ajanlardan kaçınılması önemlidir.
Tüm bu sayılan yan etkiler ve komplikasyonlar anestezi öncesinde ve anestezi sırasında alınacak tedbirler ve uygulanacak koruyucu tedavilerle engellenebilmektedir. Anestezi öncesi hastaların detaylı bir şekilde değerlendirilmesi, genel sağlık durumlarının belirlenmesi ve hastaya en uygun anestezi yönteminin seçilmesi anesteziye bağlı yan etkilerin ve komplikasyonların görülme ihtimalini en aza indirecektir.
Anestezi Öncesi Değerlendirme
Anestezi uygulanacak hastaların operasyon öncesi sağlık durumları ile ilgili değerlendirmeler yapılmalıdır. Bu değerlendirme sırasında;
- Hastanın genel sağlık durumu, varsa mevcut hastalıklar ve uygulanan tedaviler
- Hastaların sigara, alkol kullanımı gibi alışkanlıkları
- Herhangi bir maddeye karşı allerjilerinin olup olmadığı
- Daha önce uygulanan ameliyat ve anestezi yöntemleri, uygulamalar sırasında oluşmuş problemler sorgulanır.
Anestezi öncesinde genelde hastaların;
- Akciğer filmleri
- Elektrokardiyogramları (EKG)
- Kan sayımı
- Karaciğer fonksiyon testleri
- Böbrek fonksiyon testleri
- Kanama ve pıhtılaşma testleri gibi laboratuar tetkikleri yaptırılır.
Bu tetkikler, yapılacak işleme, uygulanacak anestezi şekline, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre farklılıklar gösterebilir. Anestezi uzmanı hastanın genel sağlık durumuna, kullandığı ilaçlara veya uygulanacak anestezi ve cerrahi yönteme göre daha farklı tetkikler isteyebilir veya bazı testleri uygulamaz. Hastanın fizik muayenesi ile anestezi öncesi değerlendirme tamamlanır. Hastanın o andaki sağlık durumu ve kullandığı ilaçlar anestezi tekniğinin seçimini etkileyeceği için ve bazı ilaçların anestezi uygulaması öncesinde kesilmesi veya dozlarının ayarlanması gereklidir. Bu değerlendirme sırasında anestezi doktoruna tam ve eksiksiz bilgi verilmesi önemlidir.
Anestezi öncesi değerlendirme sırasında hastaya, anestezi uygulaması için ne tür bir hazırlık yapılması gerektiği konusunda bilgi verilir. Operasyon öncesinde hastaların belli bir süre ağız yoluyla hiçbir şey almamaları çok önemlidir. Genel bir kural olarak işlem öncesi gece yarısından itibaren hastaların hiç bir şey yiyip içmemeleri gereklidir. Dolu mide hastanın anestezi sırasında kusma riskini artırır. Devamlı ilaç kullanan hastaların ise doktor aksini belirtmedikçe ilaçlarını (ameliyattan en az iki saat önce) bir yudum su ile almalarında bir sakınca yoktur.
Anestezi Öncesi
- En az 6 saat bir hiçbir şey yemeyin ve içmeyin.
- Sürekli kullandığınız ilaçları doktorunuz bilgisi dahilinde az miktarda suyla içebilirsiniz.
Anestezi Sonrası İlk 24 Saat
- Alkol almayın.
- Doktorunuz tarafından reçete edilmeyen ilaçları kullanmayın.
- Otomobil kullanmayın.
- Önemli kararlar vermeyin.